4 Aralık 2012 Salı

Seul contre tous / I Stand Alone (1998)


Her ölüm zamansızdır.
Anneni sadece seni emzirdiginde seversin. Ve babani da sadece sana para verdiginde. Bir kez annenin gögüsleri kurudu mu veya babanin cepleri bosaldi mi, onlari kendinden uzaklastirip ölmelerini beklersin. Hizli ve ucuz yoldan bir ölüm olmasini umarsin.
Paris’e sıkıcı diyebilirsiniz, ama geri kalan yerler daha berbat.
Hayat çok bencildir.
Hayatta kalmak genetik bir kanundur.
Hapishane fakirler içindir. Ve kanunlar da zenginler için.

Ahlak yasaları, doğa yasaları, normal yasalar bunların hepsi zenginler için.
Ben bir çüküm. Ne kadar fazla kalkar, Ne kadar çok sertleşirsem o kadar çok değerim olur hayatta.
Bütün kadınlar çüksüz olmalarının intikamını alıyorlar. Bunu da bir kaç çük tutarak gösteriyorlar.
Düzüşmekten ne zevk alınıyor ki, düzüşüyorsun sonra bitiyor. Ardından bir daha bir başkasıyla sonuç hiçbirşey.
Ölümden neden korkuyorsun ki hiç de bahsedildiği gibi korkunç değil tıpkı doğmadan önce olduğu gibi; boşluk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder